Daha önceki yazılarımızda " should " / şud / ve " ought to " / out tı " yardımcı fiillerini tavsiye vermek için kullandığımızı söylemiştik. Bu makalede ise farklı kültürlerden örnekler vererek açıklamaya çalışacağız. Should ve Ought to birbirinin yerine kullanılabilirler.

Hatırlayacağımız gibi " should ",  "must ve have to " gibi benzer anlamlar içerir ancak onlar kadar güçlü ve vurhulu değildir. Daha çok " tavsiye " anlamı içerir.

We  shouldn't eat the meal if it smells awful.  Eğer yiyecek kötü kokuyorsa yememeliyiz.

We should / ought to always eat healthy food.  Her zaman sağlıklı yiyecekler yemeliyiz.

People should come late to parties in Switzerland.  İsviçre'de insanlar partiye geç gelmemeliler.

Someone should buy flowers for women on 8th March in Romania.   Romanya'da birileri kadınlara 8 Mart'ta çiçek olmalı.

You should meet guests with bread and salt in Ukraine.  Ukrayna'da insanları tuz ve ekmekle karşılamalısın.

You should give kiss to the cheeks when you meet at home or in the streets in Türkiye and France. Fransa'da ve Türkiye'de karşılaşmalarda yanaktan öpüşmelisin.

You should open a present at home in Thailand. Tayland'da, hediyeyi evde açmalısınız.

You should say your name when you answer the phone in Germany. Almanya'da telefona cevap verdiğinde adını söylemelisin.

In Belgium, people should kiss three times when they meet.  Belçika'da insanlar karşılaştıklarında üç defa öpüşmeliler.

In Russia , you shouldn't whistle in the house.  Rusya'da evde ıslık çalmamalısın.

You ought to / should knock loudly on doors in Nicaragua. It is not kind.  Nikaragua'da kapıyı sesli çalmamalısın. Kibar değildir.

You should not / ought not to touch somebody on the head in Thailand.  The head is a special part of body. Tayland'da birinin başına dokunmamalısın ( ız ).

In Restaurants in South Korea, you should take your shoes. Politeness. Güney Kore'de restoranda ayakkabınızı çıkarmalısınız. ( Kibarlık )

In Mexico, the guests should leave little food on their plate because they should show that they are not hungry.

In Bolivia, guests should eat everthing on their plate.

Resource / Cambridge Active Grammar 1